2
1

2
1


2
ÇOCUK PSİKOLOJİSİ SORUNLARI
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1


2
1

2
GENÇLİK PSİKOLOJİSİ SORUNLARI
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1

2
1


2
1

2

BEYOĞLU BELEDİYESİ İLE BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ MUTLU AİLELER MUTLU ÇOCUKLAR SEMİNERLERİMİZİ TAMAMLADIK.
1

2
1

HİPERAKTİF ÇOCUKLARDA YAPILMASI GEREKENLER 1

Hiperaktif çocuklarla başarılı bir iletişim kurabilmek için uygulanması gereken tutum ve davranışlar nasıl olmalıdır?

Genel olarak düşünürsek sıcak, yakın, sevecen, hoşgörülü, esnek, pozitif, yapıcı tutumlar daha çok işe yaramaktadır. Kısaca eskilerin "tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" sözü burada geçerli olabilmektedir. Olumlu, destekleyici, rehberlik edici, sevgi dolu, eleştirmeyen, eğer eleştirilecekse de olumlu eleştirinin yapıldığı bir tutum bu çocuklarla ilişkilerimizde başarılı olmaktadır.
Ceza vermek yerine, çocuğun olumlu olarak yaptığı davranışları, tesadüfen yapmış olsa bile bunları görmek ve gördüğünüz davranışı beğendiğinizi, bu davranışın sürekli olmasını istediğinizi çocuğunuza anlatmanız gerekmektedir.
Olumlu tutumla birlikte esnek, değişebilir bir tutum sergilemek bu çocukların davranışlarını olumlu etkileyecektir. İletişiminizde uyulması gereken kuralları yine siz değiştirebilmelisiniz. Bu kurallar sizin tarafınızda esnetilebilir. Kendi koyduğunuz kuralların esiri olmayın. Durumlar, şartlar ne gösteriyorsa buna bağlı olarak kendi kurallarınızı değiştirmek, esnetmek veya yumuşatmak sizin elinizde olmalıdır.

Sonuç olarak, hiperaktif çocuğunuza hoşgörülü, yakın, sıcak, sevecen davranmalısınız. Bir başka deyişle tatlı sert olmalısınız. Her konuda tatlı, sevecen, sıcak olabilirsiniz
Bazı kurallarda ve konularda ise kesin kararlı, değişmez olmalısınız. Çocuk bunları anlamalı, net, açık, kesin olarak bilmeli. Bu konularda ısrarcı olmanın işe yaramadığını anlamalıdır. Kesin kararlı olmanız gereken konulardan bir tanesi de uyku düzenidir. Çocuğun akşam saat kaçta yatacağı, çocuk tarafından açık ve net olarak bilinmelidir. Özel durumlarda bir esneme olacaksa, bu esnemenin ne kadar olacağı ve ne tür durumlarda olacağını da çocuk net olarak bilmelidir. Çocuğun yapabileceği veya yapmaması gerekenler, kurallar halinde çocuğa anlatılmalıdır. Çocuk ev içinde ve dışında olan kurallar, sınırlar, esnemeler, değişebilirlikler konusunda önceden bilgilendirilmiş olmalıdır. Gerekli olduğu durumlarda bu kurallar yazılı olarak oluşturulabilir ve odasının duvarına asılabilir. Günlük program haline getirilebilir. Bazen de sözleşme haline getirilerek karşılıklı olarak imzalanabilir.

Çocukla İletişiminizde Uygulanması Gereken Kurallar;

1. Kurallar açık, anlaşılır ve net olmalıdır.
2. Bu kurallar ve esneme sınırlarında anne ile baba mutlaka aynı fikirde olmalı veya aynı fikirde oldukları intibasını çocuğa verebilmelidirler. Kendileri iki yetişkin biçiminde karşı karşıya gelip ne yapacaklarını konuşmalı ve bir fikir birliğine varmalıdırlar. Çocuğun yanında olduklarında fikir ayrılıklarını sergilememelidirler. Örneğin; akşam çocuğun yatma saati konusunda anne ile baba ayrı fikirde olabilirler. Bu gibi durumlarda ebeveynler karşılıklı oturup sabit, değişmez bir saat kararlaştıracaklar, bu saati çocuğa söyleyecekler ve bu saat belli bir yaşın sonuna kadar sabit kalacak, çok özel durumların dışında değişmeyecektir.

Tüm çocuklar özellikle de hiperaktif çocuklar, zaman zaman bu belirlenmiş saatin esneyip esneyemeyeceğini sorabilirler veya sık sık değişmesini talep edebilirler. Bu talepler sizi hemen endişelendirmesin. Bu talepler anne babaya çocuk tarafından yapılan bir test veya sınamadır. Bu çocuğun yaptığı "Ya olursa, bir bakayım" davranışıdır. Bu girişimler normaldir ve sağlıksız değildir. Çocuk birkaç kere "biraz daha geç yatabilir miyim" veya "bugün ne olur biraz geç yatayım", hatta "yarın bir saat daha erken yatacağım" diyebilir. Böyle durumlarda o bu kuralların bozulup, esnetilip esnetilmediğini sınıyordur. Bu gibi durumlarda değişmez ve kararlı, kararınızda ısrarlı ve çelik kadar sert olun. Çocuklar bunun böyle olduğunu anladığında ya artık hiç sormaz ya da bir iki defa daha sorar ama ısrar etmez. Hiperaktif çocuklar da uykunun çok önemli olduğu bilinmelidir. Bu çocuklar gündüz çok hareket halinde oldukları için çok yorulurlar. Gece uykuya yatmaları, yorgunluktan bitkin düşmek veya sızıp kalmak biçiminde olur. Uykuları ağırdır ve uykuyu severler. Eğer geç yatarlarsa uyanmakta zorlanırlar. Bu çocukların uykuya ihtiyaçları yaşıtlarından daha fazladır. Uykusuz kalmak bu çocukların davranışlarına anında yansır.
Sonuç olarak yatması gereken saatten geç yatan çocuğun hem yatması gereken saatten itibaren, hem de ertesi gün bazı olumsuz davranışlar sergilediği görülür.

YATMASI GEREKEN SAATTE YATMAYAN HİPERAKTİF ÇOCUKTA GÖZLENİLEN OLUMSUZ DAVRANIŞLAR AŞAĞIDA SIRALANMIŞTIR:

1. HAREKET ARTAR
Çocuk daha fazla hareketlenir. Zaten hareketli olan çocuk artık kabına sığmaz olur. Düz duvara tırmanır. Amaca yönelik olmayan hareketler yapar. Zıplar, hoplar, dallara veya evin içinde ise koltukların tepelerine tırmanır. Ebeveynlerini düşecek diye paniğe sokar. Zor durumda bırakır, sinirlendirir ve öfkelendirir. Bazen böyle durumlarda anne baba istemeden de olsa çocuklarına kızarak, bağırmak ya da vurmak durumunda kalırlar.

2. SİNİRLİLİK HIRÇINLIK ARTAR
Yine çocuk yatması gereken saatten geç yattı ise daha sinirli, söz dinlemez bir hale gelir. Huysuzluk, hırçınlık yapar. İşbirliğine girmez. Gergin ve zor bir çocuk olur. İnatlaşır. Ne yapacağı belli olmaz. Hiçbir şeyi istemez, beğenmez, kabul etmez, mızmızlaşır.

3. DALGINLIK, DİKKATSİZLİK, SAKARLIK ve KAZALARA AÇIKLIK ARTAR
Dikkati ve konsantrasyonu azalır ve nerdeyse kaybolur. Ev içi kazalara, sakarlıklara açık hale gelir. Düşer, bir yerini çarpar veya yaralanır. Çoğunlukla kazalara neden olur.

4. İŞTAHSIZLIK ORTAYA ÇIKAR
Yine uyuması gereken saatte yatmamış, uykusunu almamış çocuk iştahla ilgili sorunlar yaşar. Gergin olduğu için yemek yiyemez. Annesini sıkıntıya ve paniğe sokabilir. Uykusunu almadığı için hemen her şeye kızabilir. Yani çabuk sinirlenir. Tüm vücudu ve kasları gergindir ve sıkışmıştır. Kas dokusundan oluşan midesi de kasılmış ve sıkışmış bir durumdadır. Bu durumda çocuk ya hiçbir şey yiyemez ya da zorlandığında yediklerini çıkartabilir. Bu çocuklarda çoğunlukla iştahsızlık problemi, çok nadirde olsa bazı durumlarda, aşırı iştahlı olduğu patalojik durumlar da görülebilir. Bu aşırı yeme, aşırı kilo problemini beraberinde getirebilir.

5. GELİŞME ETKİLENİR, BOY UZAMASI YAVAŞLAR VE DURUR
Yine çocuk yatması gereken saatte yatmaz ve uykusunu almazsa fiziki gelişmesinde durma, azalma görülür. Bu durum öncelikle boy uzamasında fark edebilir. Düzenli olarak geç yatan bir çocukta bu durum daha net olarak izlenebilir. Bu çocuklar çok iyi beslenmiş olsalar bile yaşıtlarından daha kısa boylu olabilirler. Örneğin; Babası iki metre annesi bir metre seksen santim olan, yani vücudunda ebeveynlerinden gelen büyüme geni olmasına rağmen eğer uykusunu düzenli uyku alışkanlığı yoksa boyu yeteri kadar uzamaz.

Yaşlılar; bebek veya çocuklar için "uykuda büyür" veya "uyuya uyuya büyür" derler. Bu durum günümüzde bilimsel olarak ispat edilmiştir. Uykunun büyüme hormonlarını olumlu yönde etkilediği bilinmektedir.
Çocuğunuz büyüme ve gelişme çağında olduğu için onun düzenli uyku alışkanlığını kazanmış olması, büyümesi ve boy uzaması açısından önemlidir. Düzenli uyku alışkanlığının çocuğa kazandırılması çok kolay olmakta ve kısa bir zaman almaktadır. Bu alışkanlık bir defa kazanıldıktan sonra uzun süre devam etmektedir. Bu durumda aile ve çocuk çok rahat etmekte, artık her gece uyumayacağım tartışmaları ortadan kalkmaktadır.

Yatma saatinin yeniden düzenlenmesi için çocukla konuşulup, yeni saat birlikte belirlenir. Çocuğunuzun uygun saatte yatmaya başlaması, onun aşırı hareketlerinde azalmaya, daha söz dinler, işbirliğine açık hale gelmesine sebep olacaktır. Bu durumun sonucunda, dikkat ve konsantrasyonu artan çocuğun kazalardan ve yaralanmalardan daha az etkilendiği görülecektir.

Sonuç olarak uykusuzluk çocuğun hiperaktivitesini olumsuz etkilemekte ve artırmaktadır. Bu durum çocuğun ve ailesinin zorlanmasına dolayısıyla sıkıntıya düşmesine sebep olmaktadır. Uykusuzluk, çocuğun ilişkileri ve iletişimini bozmaktadır. Bu olumsuz durumu sadece çocuklarda değil, gençlerde ve yetişkinlerde de görebilmekteyiz. Bu durumu kendimizden de test edebiliriz. Örneğin; geç yattık veya bazı durumlardan dolayı hiç uyumadık. Böyle durumlarda daha sinirli oluruz, çabuk kızar en ufak bir şeye bile sinirlenebiliriz. Olumlu bir yaklaşımı bile olumsuz görebiliriz. Hemen parlayabilir veya patlayabiliriz. Unutkan, kazalara açık olabiliriz. Dikkatsizlikler yaparız. Bu uykusuzluk bir geceden fazla olursa bu defa sinirlilik, dikkatsizlik ve unutkanlıklarımız artar. Sevdiklerimizi bile kırabiliriz. Bize olumlu yaklaşan kişilere bile bağırabilir, kızabiliriz. Bu gibi durumları kendi davranışlarımız da açık olarak gözlemleyebiliriz. Uykusuzluk ve uykusunu alamamanın olumsuz sonuçları çocuklarda daha çabuk ve daha açık olarak görülebilmektedir. Büyükler ayıp olur diye bu tür davranışlarını kontrol edebilir ve saklayabilirler ancak çocuklar bu durumla başa çıkamazlar. Biraz gayret gösterseler de bunu hemen dışa vurabilirler. Yaşlılar yine bu gibi durumlarda çocuğun uykusu geldi de geçiyor anlamında "Uyku başına vurdu" derler. Yani bu yaptığı hırçınlık onun davranışı değil, uykusuzluğun verdiği gerginliktir. "Çocuğa kızma, hemen onu götür yatır ki; daha fazla o da sende üzülme" derler. Bu sözü sizde pek çok yerde duymuşsunuzdur. Uyku düzenini oluşturmuş olmak bütün çocuklar için önemlidir. Hiperaktif çocukların hayatında çok daha gerekli bir faktördür. Ayrıca onlar için bu durumun düzeltici ve tedavi edici etkisi de vardır.

 

İçindekiler












 
Mart 2024
  Pzt     Sal     Çrş     Prş     Cum     Cts     Pzr  
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31


YETİŞKİN PSİKOLOJİSİ SORUNLARI





































İŞ YAŞAMI PSİKOLOJİSİ SORUNLARI








CİNSELLİK




















 
 

Sitedeki tüm yazılar Uzman Psikolog Alanur Özalp'e aittir. Tüm hakları saklıdır. İzin almadan kullanılamaz.